Kapat

MENÜ

  • Arama
  • Hakkımızda
  • Anasayfa
  • Kampanyalar
  • Kategoriler
  • Sepetim
  • Alışveriş Listem
  • Favoriler
  • Üyelik
Navigation
Geri

Milli Güvenlik Algısı Kıskacında Türkiye Cumhuriyete “Milli Güvenlik Devleti” Karakteri Veren Enstrumanlara Bakış

Doç. Dr. Seydi Çelik 

SARMAL KİTABEVİ

Liste Fiyatı: 15,50 €
Kitapavrupa Fiyatı: 10,08 €
Sepete Ekle
Alışveriş Listeme Ekle
Favorilerime Ekle
  • Genel Bakış
  • Künye
  • Yorumlar
  
    Kuşkusuz farklı siyasal, sosyal ve kültürel yapılara sahip birçok ülke, iç hukuk metinlerinde “Milli Güvenlik” kav- ramına yer vermektedir. Hatta bu kavram ulusalüstü belgelerde de özgürlükleri sınırlandırma ölçütü olarak yer bulmaktadır. Bir sınırlandırma ölçütü olarak Milli Güvenlik kavramının, günümüze kadar geçen süreçte siyasal, sosyal ve ekonomik alanda etkileri büyük olmuştur. Türkiye’deki asker ve sivil bürokrasinin ve çoğu kez bu algıdan yararlanmaya çalışan hükümetlerin de bütün demokratik hak talebi ve özgürlük sorunlarını bu kavramın penceresinden değerlendirme gayreti, Türk demokrasisinin gelişimini engellemiştir. Toplumdaki demokratik yönde seyreden siyasal ve sosyal hareketler bu kavramın ezici gölgesinde filiz vermeye çalışmış, ancak demokrasinin çok seslilik ve yönetime katılma gibi ilkeleriyle birlikte milli güvenlik algısına kurban verilmiştir.
Devletler kendilerine özgü sosyo-ekonomik, siyasal, kültürel ve tarihsel özelliklerine göre şekillenir. Türkiye’de milli güvenlik kavramının ortaya çıkışını Milli Güvenlik Kurulu’nun kurulduğu yıl olan 1960 yılına tarihleme eğilimi vardır. Oysa Türkiye’de iç ve dış güvenlik tehdidi açısından olağanüstü dönemlerin varlığı, böylesi bir milli güvenlik algısını ortaya çıkarmıştır ki bu algının tarihi Osmanlının son dönemlerine kadar götürülebilir. Osmanlı Devletinin son zamanları da dahil olmak üzere sürekli bir “beka” korkusu içinde uygulamaya sokulan olağanüstü tedbirler, ilan edilen sıkıyönetimler ve oluşturulan olağanüstü kurumların varlığıyla ülke adeta bir “milli güvenlik devleti” karakterine bürünmüştür. Osmanlının son dönemlerinde yaşanan savaşların ve özellikle dünya savaşlarının yarattığı travmanın etkisiyle, cumhuriyet kurucuları olan asker-sivil elit için de beka algısı adeta kronik hale gelmiştir. Yeni kurulan cumhuriyetin kabul ettiği milli marşın “korkma” diye başlaması, şairin tesadüfi bir seçimi olmayıp, bütün bu beka korkusunun bir tezahürü olarak yorumlanmalıdır. Bu korkuların elbette gerçeklere yaslanan temelleri vardır. Ancak anayasal düzene geçildiği andan itibaren insan haklarına dayalı, sosyal bir hukuk devletini kurmaya yönelmiş her demokratik talebin boğulması için de bu “beka” aparatına başvurulmasının rasyonel olmaktan çok, ekonomi-politikten kaynaklanan bir siyasi tercih olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.
ISBN
9786256885776
Baskı Sayısı
1
Dil
TÜRKÇE
Sayfa Sayısı
356
Cilt Tipi
Karton Kapak
Kağıt Cinsi
Kitap Kağıdı
Boyut
13.5 x 19.5 cm
Yorum Ekle
Close

Yorumunuz

www.kitapavrupa.com'a git.