CEREN YAYINCILIK VE KİTAPÇILIK
Hani, belli bir dönemde, ben de dâhil gençler sermayeye, bizi sömüren kapitalizme, adaletsiz düzene ve patronlara karşı eylemlere katılmışızdır. Sermaye katildir. İnsanların onurunu ayaklar altına alır ve emeği sömürür. Alın terinin hakkını hiçbir zaman vermez. Tek yaptığı, yığınların tepesinde Demokles’ in kılıcı gibi sallanmak ve tehdit etmektir. Kendisine tabi olanı limon gibi sıkar, tüketir ve posası kalıp, işe yaramaz hale gelince de fırlatıp atar. O yüzden sermaye ve patronlar kötüdür. Patronlara ve sermayeye karşı örgütlenmeli, mücadele etmeli ve bu katil düzen yerle bir edilmeli. Böyle düşündük ve inandık o zamanlar. Kimimiz hapislere düşüp çürüdük. Kimimiz yaralar aldık, ya da öldük. Kimimizin adı kaldı bu âlemde, kimimiz bir mezara bile sahip olamadan sır olduk. Ölen, darp edilen, kaybolup sır olanlar dışındakilere ne oldu peki? Mücadele her ne kadar samimiyetle sürdürülse de, darbeler aldı çeşitli kereler. Bölündü, parçalandı, sürekli devrim uğruna kitleler ezildi, yerlerde süründü. Fraksiyonlara ayrılarak çatıştırıldı. Zayıflatıldı, depolitize edildi, amacından saptırıldı ve sonunda küçük, marjinal gruplara evrildi. Kalanların bazıları da işin en kötüsünü yaptılar. Mücadele edip sövdükleri düzenin bir parçası oldular. Düzene alıştılar, kanıksadılar. Sömürülmek eskisi kadar acıtmaz oldu eski tüfekleri. Soğuk suya konulan kurbağanın, altında yakılan ateşle ısınan suyun rahatlığına kanıp aldandılar. Isınan su giderek arttırdı hareketini ve zavallı kurbağa haşlandı sonuçta. |