"...Oblomovlann hiçbiri kendilerine telkinedilen yaşam ilkelerini özümseyememişlerdir,bunları pratik sonuçlarını alacak kadaruygulayamamalar; sözün eylemedönüşmesi, ilkenin ruhun iç gereksin imleriylekaynaşarak bu gereksinimlerin içinde eriyipyok olması ve böylece insanı hareketegeçiren biricik güce dönüşmesi çizgisineulaşamamışlardır... Onlar için düşleringerçeklerden, genel ilkelerin hayata ilişkinbasit bir gerçekten daha değerli olması dabundandır. Bunlar yararlı kitaplar okurlar; bukitaplarda ne yazıldığını bilmek için güzelyazılar kaleme alırlar. Daha sonra yazdıklarınıokuyup kurdukları mantık zincirine hayranoirnak için, cesur, gözüpek şeyler söylerler.Konuşmalarındaki seslerin ahengini duymakve bununla dinleyenleri etkilemek, onlardanövgü toplamak için....Hatta daha da ileri gidip şunu bilesöyleyebileceğiz: Gecesini gündüzünüeğlence meclislerinde roller keserek, binbirdolaplar çevirerek geçirmek ve sonra da"Düşüncelerimizi özgürce eyleme geçirecekolanaklardan yoksun olduğumuz için bu türişlerle uğraştık" kandırmacasında başarıyaulaşmak bile mümkündür...Kendileriyle toplum arasında var olduğunuileri sürdükleri gizemli ayrılıklarıyla,kendilerini toplumun bir türlü anlayamamasından yakınmalanyla. yüce ülküleri ve eylem olarak ortaya koydukları hiçlik arasındaki bıktırıcı çelişkileriyle artık kimsenin aklını kanştıramaz olmuşlardır."