1944’de, Menemen, İzmir’de doğdum. Babam, Ertuğrul Alatlı, ailesinin izini ikinci Viyana kuşatmasında, kuşatmanın zamanının yanlış olduğunu söyleyerek muhalefet ettiği için zamanın sadrazamı Kara Mustafa Paşa tarafından boynu vurulan Rumeli Beylerbeyi "İhtiyar" ya da "Uzun" ya da "Arnavut" İbrahim Paşaya kadar sürer. Dedem, İstiklal Savaşı gazisiydi: Prizenli Ahmet Seyfettin Bey. Anne tarafım da Rumellidir. Annemim babası Selanik kadılarından, Halil İbrahim Uygur. Cumhuriyetten sonra ülkenin muhtelif yerlerinde ağır cezareisi olarak hizmet vermiş. Anne tarafımdan Üsküdarlıyız. Üçüncü Selim’in sermüezzini Sadullah Ağa’ya uzanan bir geçmişimiz var. Tiyatro yazarı Musaipzade Celal bey, annemin büyük amcasıydı. Ailenin her iki tarafından birinci kuşak, Balkan Harbinin o dehşet verici göç hadisesini yaşamış olan acılı insanlardır. Benim oluşumumdaki etkileri büyüktür. Boynunun vurulmasına bir kaç saat kala, Padişah’a yazdığı mektupla Kara Mustafa’nın bu eyleminden ötürü "cezalandırılmamasını" isteyen, "cezalandırılmasının devletin aleyhine olduğunu" yazan İhtiyar İbrahim Paşa’nın cesareti ve etiği hiç aklımdan çıkmaz. Babam askerdir, annem Fürüzan Alatlı, Cumhuriyet’in özenle yetiştirdiği at binen, Fransızca şiirler okuyan kız çocuklarındandı, üstün bir elişleri sanatçısıydı.
Okuma alışkanlığını ve zevkini babamdan aldım. Mesleği gereği ülkenin en yoksul yörelerinde yaşadığımız -kendimizin de en parasız olduğumuz - zamanlarda bile, ne yapıp yapıp bana ve kız kardeşim Işıl Alatlı’ya "Doğan Kardeş"imizi, "Nedir, Niçin, Nasıl?" serilerimizi temin etmiştir. "Polyanna"yı ellili yılların başında okumuştum, "Robinson Crusoe"yu, "İki Senelik Mektep Tatili"ni da ellili yılların Erzurum’unda. Erzurum’un hayatımda özel bir yeri vardır. Ankara’da - Mimar Kemal İlkokul’unda- başladığım eğitimimi, bir sömestirlik Karaköse arasından sonra, Erzurum Kültür Kurumu İlkokulu’nda tamamladım. Müthiş bir öğretmenim vardı, Emine Akkoyunlu. Kişiliğimin oluşmasında büyük emeği vardır.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne girdim. Ekonomi-İstatistik Bölümü ve Hocaların Hocası, rahmetli Fuat Çobanoğlu. Medeniyet Tarihi, ekonomi, ilahiyat ve kimya - bu ilgisiz sandığım disiplinleri bütünleştiren, "holistic" düşünme biçimini öğreten adam.
Doğru düşünmem gerektiğini, daha doğrusu nasıl düşünmem gerektiğini öğrenmek için felsefeye geçmeye karar verdim: "Dartmouth College" New Hampshire. Burada da positivistlere - August Compte ekibine- çattım. Yapmam gerekenleri yaptım, akademik ünvanları topladım ama yetmediğini daha doğrusu içime sinmediğini biliyordum. Önce, "düşünce tarihi" sonra da "ilahyat" öğrenmem bu yüzden.
16 Eylül 1944 - 2 Şubat 2024
Yükleniyor...