
Tarihi, anlamak gerekiyordu.
Anlayıp, anlatmak gerekiyordu.
Bunu bir ön düşünce olarak benimsedi.
Geleceğin kurgusu tarih sayfaları arasında gizlenmişti.
Tarih bilinmeden gelecek kurulamazdı.
Böylece başladı.
Anlamak, bilmekten de zordu.
Anlamadan anlatmak ise imkânsız!
Anladığında, ölümüne sevdiği Türk’ün tarihini yazmayı öncelikli amaç edindi. Araştırmalarının ulaştırdığı sonuçları budun ile üleşmek ayrı bir çabasıydı.
Roman, öykü, araştırma...
Dünü, bugünü yazmak ve yarına uzanmak...
Yaşananları anlatmak, ama her zaman doğruları yazmak, doğruları aktarmak, zor olsa da seçtiği yol oldu.
Fazla bilinmeyen, çok tanınmayan ulu Türk kahramanlarını tanıtmak en kutlu ülküsüydü. Önemli olaylara tarafsızca yaklaşmak ve çokça kişisel yorum yapmadan, olduğu gibi anlatmak kurguladığı yazma şekli...
Yediden yetmiş yediye Türk budun gerçekleri öğrensin diye...
Tarihi roman yazmadı.
Tarihi romanlaştırdı!
Her zaman doğruları yazarak!