Kapat

MENÜ

Navigation
Geri

Fatih Buhara Benzek

Bir ihtilalin ardından, 80'lerin başında merhaba demiş bu gelip konulası, kuş olup uçulası göç diyarı dünyaya. Neredeyse kırk yıl olmuş ama yüz yıldır yollarda gibi... Seyrüseferini hâlâ anlatamıyor. Kelimelerin kalpte hayat bulduğunda şiir olacağını ilkokul sıralarında fark etmiş lakin sözün ağırlığından çekinip iki satır olsun yazmamış. Yirmi üç yaşına kadar türkülere kaptırmış yakasını. Bağlamanın perdelerine dokunarak derdini anlatmış. Bir yatılı okulun ranzasında tavanı izleyip tefekkür ederken akıp geçmiş üç yılı. Sonra mesleği gereği hastane acillerinde sayısını hatırlamadığı kadar son nefese şahit olmuş. Başta zor gelse de kabullenmiş gerçeği, ölümün gerçekliğine ikna olmuş. "Görmek istemediğim, kaçtığım, korktuğum şeyi sevmem lazım ama nasıl olacak?" diye sormuş. Söylemişler, "Tövbe edeceksin." demişler. "Bütün günahlarımdan pişmanım." demiş. Mesleğinden ziyade meşgalesi kalbini tutmuş hep. "Demlenmeyen çay nasıl içilmezse demlenmeyen kalbin de sözü dinlenmez." diyerek çok beklemiş. Gün gelmiş, dost ortamlarında şiirlerini okumaya başlamış. Derken dostlar teşvik etmiş; sözünü, sesini diğerleriyle paylaşmaya başlamış. Peşi sıra TV, radyo, konferans davetleri gelince, "Biz bir gün gideriz, arkamızda bir iz bırakalım, hayırla yâd etsinler." diyerek okuduğunuz kitabı kaleme almış. Edebiyatla ilgili bir yetkinlik belgesine sahip değil, lakin sahip olanlara tazim eder. Ayakları hep yere basar, gönlü diyar diyar uçmayı arzular. Yönünü muhabbete çevirmiş izzet ü iffet sahibi bir gönül, sekinete kavuşmuş bir ruh, berrak bir akıl, ötenin ötesini gören bir çift göz sahibi olmaktır muradı. Zor mudur murat ettiği? Kula zor, O'na kolay. Elinde çay, başında duman var... Bir de "Bu dünyada sevgisinden, ahirette kendisinden mahrum etme ya Rab." dediği İkinin İkincisi var. Cüretkâr tavrımın, duası makbul bir gönlün "âmin" demesine talip olmak şeklinde değerlendirilmesi niyazıyla...

www.kitapavrupa.com'a git.