
1956 yılında başlayan hayat mücadelesine Heybeliada ilköğretim okulunda başladı. Çocukluğu, ağaç tepelerinde, elbiseleri her daim meyve lekeli, tatlı bir haylazlıkla geçti. Heybeli’nin kumru sesleriyle dolu yokuşlarında büyüdü. Eğitimine Almanya’da devam etti. Evlendi, iki evlat yetiştirdi. İstanbul Hava Yolları trafik ekip şefliğinden emekli oldu. Hayat yeni başlıyordu onun için El sanatlarını çok sevdi. Resim ve seramik çalıştı. İstiridye ve çakıl taşlarıyla üç boyutlu çalışmalar yaptı. Kişisel sergiler açtı. Çocuklarla hep çok iyi anlaştı. Onlara tiyatro oyunları yazdı ve sahneye koydu. On iki yıl özel bir kolejde drama eğitmenliği yaptı. Yazmayı çok sevdi. Geçmişe duyduğu özlemleri içeren yazıları e-dergilerde yayınlandı. Blog yazarlığı sayesinde okur kitlesi büyüdü. Kaleminin duyguları hür, içinden geldiği gibi bağımsızdı. Hep bir aşk romanı yazmak istemişti. Sırlarla dolu hikâyeleri, hüzün dolu aşkları saklayan Heybeliada’yı 1950 yılına götürdü ve ilk romanı “Andon Usta’nın Saatleri” ile okurlarıyla buluştu.